Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir

DUYARSIZ MIYIZ yoksa UMURSAMAZ MI?

YAŞAM 05.02.2020 - 00:08, Güncelleme: 26.11.2022 - 01:09 2854+ kez okundu.
 

DUYARSIZ MIYIZ yoksa UMURSAMAZ MI?

Bir türlü bitmek bilmeyen gürültülü ocak ayını geride bırakalı henüz bir kaç gün olmuşken, boşvermek ve üzerinde durmak istemediğim ocak günlerim bana, başka bir düşüncenin kapısını araladı. Hepinizin bildiği gibi; yine kaotik bir ay yaşadık. ..ama doğal olsun ama suni sonuçta kaotik bir aydı yitip gitmesine sevindiğim ocak ayı.

Bir türlü bitmek bilmeyen gürültülü ocak ayını geride bırakalı henüz bir kaç gün olmuşken, boşvermek ve üzerinde durmak istemediğim ocak günlerim bana, başka bir düşüncenin kapısını araladı.  Hepinizin bildiği gibi; yine kaotik bir ay yaşadık. ..ama doğal olsun ama suni sonuçta kaotik bir aydı yitip gitmesine sevindiğim ocak ayı.  Şehit haberleri, deprem, zehirlenmeler, kazalar, kavgalar, gürültüler, salgın hastalıklar ve yine ortalıklarda gezinip duran,aslı astarı olmayan bir sürü sansasyonel söylentiler ! Neredeyse, tebessüm ettirecek tek bir gün bile yaşatmadı bize hükmü bitmiş Ocak ayı.  Amacım tekrar, an ve an tüm bunları hatırlatarak içinizi karartmak değil. Bahsi geçen yaşanmışlıkların beni hangi düşüncelere sevk ettiğini sizinle paylaşmak.  Açıkçası,  ülkemizde son dönemlerde sıkça sorguladığım, sorduğum " biz hangi ara böyle bir millet olduk! " sorusunu bir kez daha sordurttu bana, geçtiğimiz ay yaşananlar. Ne oldu bizim caanımm ananelerimize? Fedakar, cefakar, halden anlayan insancıl hallerimize! Sırf birinin acısı olduğu için gülmelerimize bile kilit vurmalarımıza?  3 gün saygı gereği yas tutmalarımıza? Ne zaman, hangi ara bu denli adam sendeci olduk? Başkalarının acılarına ortak olamayacak kadar ne bürüdü ki gözlerimizi, şehit haberleriyle yıkılan günümüzün gecesini, düğün halayları ve havai fişeklerle taçlandırdık? Ūlkenin dört bir yanı beşik gibi sallanıyorken ve hemen eli kulağında kaybettiğimiz canların hüzün bulutu üstümüzdeyken, sıcağı sıcağına bangır bangır dinlenen, bu da yetmezmiş gibi caddeyi kaplayan ve sanki yurdun öbür ucundan duyulacak kadar açılan desibeli yüksek müzikler. Bol kahkahalı, el ele, yanak yanağa, göz göze verilmiş gülme efekti bol " bakın,  biz ne kadar mutluyuz " pozları! Nerede bizim meşhurrr 3 gün kuralımız? Hani şu, kanunda kitaplarda yazılı olmayan ama ulusca gönül birliği etmişcesine yazısız olarak uyguladığımız toplum kuralımıza?  Yoksa unuttuk mu saygı gereği de olsa, hiç olmazsa 3 güncük yas tutabilmenin erdemini? İşte tüm bunların sonunda ve sonucunda kendimi ister istemez şu soruyu sorarken buldum;  DUYARSIZ MIYIZ YOKSA UMURSAMAZ MI?  Bunun kararını siz verin.  Bu düşüncelerin kara bulutu hakimken zihnimde; ocak ayını benim için toplumsal anlamda sevimli kılan en güzel haber ise şüphesiz, tam da bu satırları okuduğunuz gazetenin, geçen haftaki gündem haberinde yer alan çölyak hastaları için Izmit Belediye Başkanı Av. Fatma Kaplan Hürriyet'in çalışmaları ve duyarlılığı sayesinde açılan " glutensiz satış noktaları " haberiydi. Istanbul' da yaşayan biri olarak KOCAELİ halkını bir parça kıskanmadım dersem yalan olur. Zira benim gibi gıda alerjisi olan ve ömrünün son 3 yılını hastalıklarla mücadele ederek geçirmiş biriyseniz bu haberin nasıl mutluluk verdiğini tahmin bile edemezsiniz.  Fatma Başkan gibi farkındalıklara pencere açabilen insanların süratle artması, haberin sonundaki en büyük dileğim oldu. Şubat ayını sürmeye başladığımız şu günlerde umarım ki bu tarz yüz güldüren haberleri ay boyunca alabiliriz. Haftaya,KONYA'ya yapacağım seyahatten derlenen nice güzellikleri paylaşabilmek dileğiyle,  Umutla ve esen kalın . 
Bir türlü bitmek bilmeyen gürültülü ocak ayını geride bırakalı henüz bir kaç gün olmuşken, boşvermek ve üzerinde durmak istemediğim ocak günlerim bana, başka bir düşüncenin kapısını araladı. Hepinizin bildiği gibi; yine kaotik bir ay yaşadık. ..ama doğal olsun ama suni sonuçta kaotik bir aydı yitip gitmesine sevindiğim ocak ayı.
Bir türlü bitmek bilmeyen gürültülü ocak ayını geride bırakalı henüz bir kaç gün olmuşken, boşvermek ve üzerinde durmak istemediğim ocak günlerim bana, başka bir düşüncenin kapısını araladı. 
Hepinizin bildiği gibi; yine kaotik bir ay yaşadık. ..ama doğal olsun ama suni sonuçta kaotik bir aydı yitip gitmesine sevindiğim ocak ayı. 
Şehit haberleri, deprem, zehirlenmeler, kazalar, kavgalar, gürültüler, salgın hastalıklar ve yine ortalıklarda gezinip duran,aslı astarı olmayan bir sürü sansasyonel söylentiler !
Neredeyse, tebessüm ettirecek tek bir gün bile yaşatmadı bize hükmü bitmiş Ocak ayı. 
Amacım tekrar, an ve an tüm bunları hatırlatarak içinizi karartmak değil. Bahsi geçen yaşanmışlıkların beni hangi düşüncelere sevk ettiğini sizinle paylaşmak. 
Açıkçası,  ülkemizde son dönemlerde sıkça sorguladığım, sorduğum " biz hangi ara böyle bir millet olduk! " sorusunu bir kez daha sordurttu bana, geçtiğimiz ay yaşananlar.
Ne oldu bizim caanımm ananelerimize?
Fedakar, cefakar, halden anlayan insancıl hallerimize! Sırf birinin acısı olduğu için gülmelerimize bile kilit vurmalarımıza? 
3 gün saygı gereği yas tutmalarımıza?
Ne zaman, hangi ara bu denli adam sendeci olduk?
Başkalarının acılarına ortak olamayacak kadar ne bürüdü ki gözlerimizi, şehit haberleriyle yıkılan günümüzün gecesini, düğün halayları ve havai fişeklerle taçlandırdık?
Ūlkenin dört bir yanı beşik gibi sallanıyorken ve hemen eli kulağında kaybettiğimiz canların hüzün bulutu üstümüzdeyken, sıcağı sıcağına bangır bangır dinlenen, bu da yetmezmiş gibi caddeyi kaplayan ve sanki yurdun öbür ucundan duyulacak kadar açılan desibeli yüksek müzikler. Bol kahkahalı, el ele, yanak yanağa, göz göze verilmiş gülme efekti bol " bakın,  biz ne kadar mutluyuz " pozları!
Nerede bizim meşhurrr 3 gün kuralımız? Hani şu, kanunda kitaplarda yazılı olmayan ama ulusca gönül birliği etmişcesine yazısız olarak uyguladığımız toplum kuralımıza? 
Yoksa unuttuk mu saygı gereği de olsa, hiç olmazsa 3 güncük yas tutabilmenin erdemini?
İşte tüm bunların sonunda ve sonucunda kendimi ister istemez şu soruyu sorarken buldum; 
DUYARSIZ MIYIZ YOKSA UMURSAMAZ MI? 
Bunun kararını siz verin. 
Bu düşüncelerin kara bulutu hakimken zihnimde; ocak ayını benim için toplumsal anlamda sevimli kılan en güzel haber ise şüphesiz, tam da bu satırları okuduğunuz gazetenin, geçen haftaki gündem haberinde yer alan çölyak hastaları için Izmit Belediye Başkanı Av. Fatma Kaplan Hürriyet'in çalışmaları ve duyarlılığı sayesinde açılan " glutensiz satış noktaları " haberiydi. Istanbul' da yaşayan biri olarak KOCAELİ halkını bir parça kıskanmadım dersem yalan olur. Zira benim gibi gıda alerjisi olan ve ömrünün son 3 yılını hastalıklarla mücadele ederek geçirmiş biriyseniz bu haberin nasıl mutluluk verdiğini tahmin bile edemezsiniz. 
Fatma Başkan gibi farkındalıklara pencere açabilen insanların süratle artması, haberin sonundaki en büyük dileğim oldu.
Şubat ayını sürmeye başladığımız şu günlerde umarım ki bu tarz yüz güldüren haberleri ay boyunca alabiliriz.
Haftaya,KONYA'ya yapacağım seyahatten derlenen nice güzellikleri paylaşabilmek dileğiyle, 
Umutla ve esen kalın . 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve korfezmanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.