Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir

Çocuklar Gibi

YAŞAM 06.09.2020 - 18:37, Güncelleme: 26.11.2022 - 01:09 2677+ kez okundu.
 

Çocuklar Gibi

“Bende hiç tükenmez bir hayat vardı,

“Bende hiç tükenmez bir hayat vardı, Kırlara yayılan ilkbahar gibi. Kalbim her dakika hızla çarpardı, Göğsümün içinde ateş var gibi” Hepinizin bu şarkıyı az çok mırıldandığını duyar gibiyim, hangimiz bilmiyor ki; bizi uzaklara, derinliklere götüren bu güzel dizelerin hissiyatını? “Bende hiç tükenmez bir hayat vardı” diyor, Sabahattin Ali ve bunu çok güzel seslendiriyor Sezen Aksu.   Ben bu şarkıyı her dinlediğimde, içim kıpır  kıpır olur, bir şenlik, bir mutluluk çöker üstüme. Kendimi çocuk gibi hissederim ve hemen maziye dalarak, koşturduğum günleri hatırlarım. Çocukluk günlerim...   Her ne kadar aşk şiiri gibi gözükse de bana çocukluğumu hatırlatır bu şarkı. "Çocukluğum" demişken, hangimiz o yaşları yaşamadık ki? O halde, hep beraber gidelim mi çocukluğumuza? İp atladığımız, birdir  bir oynadığımız, top peşinde koşturduğumuz o günlere. Arkadaşlarımıza sımsıkı sarıldığımız zamanlara.   Ne güzel günlerdi o günler, değil mi? Şimdi bakıyorum da, benim de çocuklarım var ve dört duvar arasında bir şeyler öğrenmeye çalışıyorlar!   Çocuklarım çok şanslı, çünkü iki kardeşler. Birbirleri ile oynamaya bayılıyorlar.   Onlar dört duvar arasında mutlu olmaya çalışırken, bizler ise kızıyoruz onlara; “aman yapma, vurma, dökme, devirme, sus, sessiz ol..."   Onların yerine koymayı deniyorum kendimi, bu kez de kendime kızıyorum; “Ne yapacak bu çocuklar dört duvar arasında, tabi ki vuracak, dökecek ve kıracaklar”.  Enerjileri bol, bunu bir şekilde atmaları lazım ama maalesef bu dönemde onların da psikolojileri çok etkilendi.   Yapmadıkları şeyleri yapmaya, söylemediklerini söylemeye başlıyorlar! Çayırda çimende doyasıya koşmak onlar için hayal oldu pandemi sürecinde.   Umutları ve  yapmak istedikleri dört duvar arası ile kısıtlı, ellerinde bilgisayar, online eğitim, online kitaplar, online öğretmenler! Boş kalan zamanlarında ise online oyunlar.   Biraz daha dikkatli olamaz mıydık? Biraz daha sıksaydık dişimizi keşke!  Atmasaydık kendimizi sokaklara belki de şu anda çocuklarımız okullarında olacaklardı. Huzurlu temiz eğitim ortamlarında!.    Hastalık korkusu olmadan derslerini yapacaklardı. Okullarının bahçesinde koşup gülecek, eğleneceklerdi.  Maalesef  tedbirsiz davranışlarımızla biz yetişkinler engellemiş olduk onları!   "Geçti hastalık" dedik, "at kendini sokaklara, sahillere, koş alışveriş merkezlerine..." Hatta durma git; kokteyllere, konserlere…   Sözün özü; lütfen, rica ediyorum, biraz daha tedbirli davranalım. Kendimizi düşünmüyorsak bile en kıymetlimiz olan çocuklarımızı, yarınlarımızı düşünelim.   Onlar daha ne kadar evde kalmaya mahkum olacaklar? Onların sağlığı için ‘EVDEKAL` diyelim. Çocuklar gibi…
“Bende hiç tükenmez bir hayat vardı,

“Bende hiç tükenmez bir hayat vardı,

Kırlara yayılan ilkbahar gibi.

Kalbim her dakika hızla çarpardı,

Göğsümün içinde ateş var gibi”

Hepinizin bu şarkıyı az çok mırıldandığını duyar gibiyim, hangimiz bilmiyor ki; bizi uzaklara, derinliklere götüren bu güzel dizelerin hissiyatını?

“Bende hiç tükenmez bir hayat vardı” diyor, Sabahattin Ali ve

bunu çok güzel seslendiriyor Sezen Aksu.

 

Ben bu şarkıyı her dinlediğimde, içim kıpır  kıpır olur, bir şenlik, bir mutluluk çöker üstüme. Kendimi çocuk gibi hissederim ve hemen maziye dalarak, koşturduğum günleri hatırlarım. Çocukluk günlerim...

 

Her ne kadar aşk şiiri gibi gözükse de bana çocukluğumu hatırlatır bu şarkı.

"Çocukluğum" demişken, hangimiz o yaşları yaşamadık ki? O halde, hep beraber gidelim mi çocukluğumuza? İp atladığımız, birdir  bir oynadığımız, top peşinde koşturduğumuz o günlere. Arkadaşlarımıza sımsıkı sarıldığımız zamanlara.

 

Ne güzel günlerdi o günler, değil mi?

Şimdi bakıyorum da, benim de çocuklarım var ve dört duvar arasında bir şeyler öğrenmeye çalışıyorlar!

 

Çocuklarım çok şanslı, çünkü iki kardeşler. Birbirleri ile oynamaya bayılıyorlar.

 

Onlar dört duvar arasında mutlu olmaya çalışırken, bizler ise kızıyoruz onlara; “aman yapma, vurma, dökme, devirme, sus, sessiz ol..."

 

Onların yerine koymayı deniyorum kendimi, bu kez de kendime kızıyorum;

“Ne yapacak bu çocuklar dört duvar arasında, tabi ki vuracak, dökecek ve kıracaklar”.  Enerjileri bol, bunu bir şekilde atmaları lazım ama maalesef bu dönemde onların da psikolojileri çok etkilendi.

 

Yapmadıkları şeyleri yapmaya, söylemediklerini söylemeye başlıyorlar! Çayırda çimende doyasıya koşmak onlar için hayal oldu pandemi sürecinde.

 

Umutları ve  yapmak istedikleri dört duvar arası ile kısıtlı, ellerinde bilgisayar, online eğitim, online kitaplar, online öğretmenler! Boş kalan zamanlarında ise online oyunlar.

 

Biraz daha dikkatli olamaz mıydık? Biraz daha sıksaydık dişimizi keşke!  Atmasaydık kendimizi sokaklara belki de şu anda çocuklarımız okullarında olacaklardı. Huzurlu temiz eğitim ortamlarında!.

 

 Hastalık korkusu olmadan derslerini yapacaklardı. Okullarının bahçesinde koşup gülecek, eğleneceklerdi.

 Maalesef  tedbirsiz davranışlarımızla biz yetişkinler engellemiş olduk onları!

 

"Geçti hastalık" dedik, "at kendini sokaklara, sahillere, koş alışveriş merkezlerine..." Hatta durma git; kokteyllere, konserlere…

 

Sözün özü; lütfen, rica ediyorum, biraz daha tedbirli davranalım. Kendimizi düşünmüyorsak bile en kıymetlimiz olan çocuklarımızı, yarınlarımızı düşünelim.

 

Onlar daha ne kadar evde kalmaya mahkum olacaklar? Onların sağlığı için ‘EVDEKAL` diyelim.

Çocuklar gibi…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve korfezmanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.